Denizel Bilgiler

post?.Description

Daha mavi denizler için Sıfır Atık Mavi; Yaşam alanlarımızda ve çevremizde geri dönüşümün uygulanmasına özen göstermeliyiz. Bunun önemini başkalarının da fark etmesini sağlamalıyız. Tek kullanımlık ürünler yerine tekrar kullanabileceğimiz alternatiflere yönelmeliyiz. Uzun ömürlü ve doğayla dost ürünleri tercih edebiliriz. Örneğin Streç Film yerine cam kavanoz, kağıt havlu yerine el bezi veya havlu kullanabiliriz. Mutfağımızda oluşan organik atıkları çöpe atmayıp, komposta dönüştürerek bitkiler için gübre olarak kullanabiliriz. Evimizde çalışmayan elektronik araç gereçlerimizi tamir ettirmeli veya bozulanları çöpe atmayıp geri dönüşüme kazandırmalıyız. Su ihtiyacımızı gidermek için pet şişe yerine matara kullanabiliriz. Kâğıtların her iki yüzünü kullanarak kâğıt atığımızı yarıya indirebiliriz... Okul araç gereçlerimizi geri dönüşüme uygun ve plastik olmayan, daha sağlıklı malzemelerden seçebiliriz. İş yerlerimizde de kullandığımız ürünlere dikkat etmeliyiz. Pet şişe yerine matara, sıcak içecekler için termos, tek kullanımlık bardak yerine kupa kullanabiliriz. Daha az çıktı alarak daha az toner kullanabilir, aynı zamanda da kağıt israfının önüne geçebiliriz . İhtiyacımızı bilerek alışverişe çıkmalıyız. Bu şekilde hem fazla üretimi hem de atık oluşumunu engellemiş oluruz. Ailemiz ve arkadaşlarımızla piknik yapmak istediğimizde, piknik sepetimizi hazırlarken yeniden kullanabileceğimiz, atığa dönüşmeyecek ürünleri koymalıyız. Çöplerimizi asla piknik alanında bırakmamalı, türlerine göre ayırmalıyız. Hijyen için de ıslak mendil kullanmak yerine ellerimizi yıkayabilir ya da el bezi kullanabiliriz. Kıyılarımızda da durum aynı, denizlerimizin maviliğini gelecek nesillere bırakmak istiyorsak, bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmeli, sıfır atık’ı günlük alışkanlıklarımıza entegre etmeliyiz. Öncelikle tek kullanımlık ürünlerden uzak durmayı yaşam biçimi olarak benimsemeli ve tüm çevremizi de bu yönde teşvik etmeliyiz. Bulunduğumuz bölgede gönüllü olarak kıyı temizliği faaliyetleri yaparak denizlerimizin temiz kalmasını sağlayabiliriz.

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

2050 yılına kadar dünyanın başlıca 520 kentinin iklim değişikliğinden nasıl etkileyeceği incelendi. Araştırmaya göre ortalama hava sıcaklıkları açısından, "İstanbul Roma'ya, İzmir Adana'ya, Ankara ise Taşkent'e benzeyebilir".
(Kaynak: ETH Üniversitesi_Zürih_İsviçre)
küresel sıcaklıklardaki 2 derecelik artışın dünyadaki kentleri nasıl etkileyeceğine bakılırsa 30 yıl içinde Bursa'nın havası Adana'ya, Gaziantep'inki Erbil'e, Adana'nınki ise Lefkoşa'ya benzeyecek. Londra'nın bugünkü Barcelona kadar sıcak olabileceği, Rio de Janeiro'da havanın Havana gibi hissedilebileceği, Moskova'daki havanın ise Sofya'yla kıyaslanabileceği belirtiliyor.
Sıcaklıklardaki en hissedilir değişimleri Kuzey ülkeleri yaşayacak. Tropikal bölgelerdeki ortalama sıcaklıklardaki değişim daha az olacak, ancak yoğun yağış ve ciddi kuraklık gibi daha çok aşırı hava olayıyla karşılaşacaklar.

Dünya genelindeki hükümetler, 2050 itibariyle ortaya çıkacak sıcaklık artışını, 1,5 dereceyle kısıtlamayı taahhüt etti. Ancak küresel ısınmayla mücadele alanındaki mevcut planlara göre, ortalama sıcaklığın 2100 yılında 2,9 ila 3,4 derece artacağı tahmin ediliyor.

2050 yılına kadar dünyanın başlıca 520 kentinin iklim değişikliğinden nasıl etkileyeceği incelendi. Araştırmaya göre ortalama hava sıcaklıkları açısından, "İstanbul Roma'ya, İzmir Adana'ya, Ankara ise Taşkent'e benzeyebilir". (Kaynak: ETH Üniversitesi_Zürih_İsviçre) küresel sıcaklıklardaki 2 derecelik artışın dünyadaki kentleri nasıl etkileyeceğine bakılırsa 30 yıl içinde Bursa'nın havası Adana'ya, Gaziantep'inki Erbil'e, Adana'nınki ise Lefkoşa'ya benzeyecek. Londra'nın bugünkü Barcelona kadar sıcak olabileceği, Rio de Janeiro'da havanın Havana gibi hissedilebileceği, Moskova'daki havanın ise Sofya'yla kıyaslanabileceği belirtiliyor. Sıcaklıklardaki en hissedilir değişimleri Kuzey ülkeleri yaşayacak. Tropikal bölgelerdeki ortalama sıcaklıklardaki değişim daha az olacak, ancak yoğun yağış ve ciddi kuraklık gibi daha çok aşırı hava olayıyla karşılaşacaklar. Dünya genelindeki hükümetler, 2050 itibariyle ortaya çıkacak sıcaklık artışını, 1,5 dereceyle kısıtlamayı taahhüt etti. Ancak küresel ısınmayla mücadele alanındaki mevcut planlara göre, ortalama sıcaklığın 2100 yılında 2,9 ila 3,4 derece artacağı tahmin ediliyor.

Asterias rubens (Kuzey Atlantik Deniz Yıldızı)
Doğal Yayılış Alanı: Kuzey Atlantik Okyanusu
Türkiye’deki Yayılışı: Türkiye denizlerine gemilern balast suları ile taşındığı tahmin ediliyor. İlk kez 1993 yılında Marmara’da 2003 yılında ise Karadeniz’de görüldü. Marmara Denizi ve Batı Karadeniz kıyılarında yagın olarak görülmektedir.
Etkileri: Bu türün doğal avcısı yok denecek kadar az. Marmara Denizi’nde yerli bir deniz yıldızı türü olan Marthasterias glacialis ile rekabet eder. Deniz dibi ekosisteminde önemli değişikliklere yol açar. Özellikle kara midye yataklarına büyük zarar verir ve bu türe dayalı geçim kaynaklarını olumsuz etkiler.
Büyüme ve Üreme: İlk yılında hızla büyür, ikinci yılında ve 5 cm boya ulaştığında üreme başlar. 14 cm boya sahip bir dişi birey yaklaşık 2.5 Milyon yumurta bırakabilir.
Yaşam Alanı: Değişen tuzluluk ve sıcaklıklara uyum sağlar. Kumlu, çamurlu, kayalık dipli ortamlarda yaşar.
Beslenme: Etoburdur. Midye, istiridye ve diğer çift kabukluklar, derisi dikenlileri de kapsayan geniş bir beslenme skalası vardır. Marmara ve Karadeniz kıyılarında bölgenin yerli türü olan Kara Midye stoklarının azalmasına neden olmaktadır.
Görününüşü: Vücut renkleri kavuniçi, kahverengi, kiremit kırmızısı ve krem renkleri arasında değişir. Üzeri küçük ve dağınık, beyaz dikenler ile kaplı 5 adet kola sahiptir. Dikenler orta hatta bir sıra oluşturur.
Mya arenaria (Yumuşak Kabuklu Tarak)
Doğal Yayılış Alanı: subartik Atlantik sahillerinden Güney Carolina’ya kadar olan sahil bölgesinde, Alaska’nın Batı kıyılarından, San Francisco’ya kadar olan sahil bölgesinde, New York limanlarının sığ kesimlerde ve Navesink ve Shrewsburg nehirleri ağzında bulunmaktadır.
Türkiye’deki Yayılışı: Karadeniz havzasına 1960 senesinde Baltık tanker gemilerinin balast suları ile yerleştiği tahmin edilmektedir M. arenaria larvalarının Karadeniz yönünden Ege yönüne akan üst akıntısı (Karadeniz kökenli sular) ile Marmara denizine taşınmış olabileceğini belirtilmektedir. (Artüz,2003) 2003 yılında Marmara Denizi’ne giriş yaptı. Etkileri: M. arenaria’nın larval ve juvenil evrede balık larvaları, denizanaları gibi büyük planktonik organizmaların; daha sonraki yetişkinlik evresinde ise, demersal türlerin besinini olmaktadır. Ayrıca endüstriyel atıkların sebep olduğu ağır metalleri, çok yüksek konsantrasyonlarda biriktirebildikleri tespit edilmiştir.
Büyüme ve Üreme: Kirliliğe karşı oldukça dirençli ve rekabet gücü yüksek olan M. arenaria popülasyon dağılımındaki en önemli etken, ortamın tuzluluk değeridir. Mayıs ve Ekim aylarında olmak üzere, su sıcaklığının 10-20ºC aralığında, senede iki kez yumurta bırakır. Doğal yaşam süreleri ortalama olarak yaklaşık 10-12 sene kadar sürmektedir.
Yaşam Alanı:Kumlu, çamurlu veya kumluçamurlu, kil oranı %50 olan zeminlerde dağılım gösterir.
Beslenme: Beslenmeleri fitoplankton, zooplankton ve bakterilerin sifonları aracılığı ile ortam suyundan süzülmesi şeklinde olur.
Görününüşü: Sert ve kuvvetli bir kabuğa sahip olmayan Mya arenaria beyazdan gri renklere kadar kirli beyaz bir görünüm sergileyen, kırılgan ve ince yapılı bir çift kabukludur.

Asterias rubens (Kuzey Atlantik Deniz Yıldızı) Doğal Yayılış Alanı: Kuzey Atlantik Okyanusu Türkiye’deki Yayılışı: Türkiye denizlerine gemilern balast suları ile taşındığı tahmin ediliyor. İlk kez 1993 yılında Marmara’da 2003 yılında ise Karadeniz’de görüldü. Marmara Denizi ve Batı Karadeniz kıyılarında yagın olarak görülmektedir. Etkileri: Bu türün doğal avcısı yok denecek kadar az. Marmara Denizi’nde yerli bir deniz yıldızı türü olan Marthasterias glacialis ile rekabet eder. Deniz dibi ekosisteminde önemli değişikliklere yol açar. Özellikle kara midye yataklarına büyük zarar verir ve bu türe dayalı geçim kaynaklarını olumsuz etkiler. Büyüme ve Üreme: İlk yılında hızla büyür, ikinci yılında ve 5 cm boya ulaştığında üreme başlar. 14 cm boya sahip bir dişi birey yaklaşık 2.5 Milyon yumurta bırakabilir. Yaşam Alanı: Değişen tuzluluk ve sıcaklıklara uyum sağlar. Kumlu, çamurlu, kayalık dipli ortamlarda yaşar. Beslenme: Etoburdur. Midye, istiridye ve diğer çift kabukluklar, derisi dikenlileri de kapsayan geniş bir beslenme skalası vardır. Marmara ve Karadeniz kıyılarında bölgenin yerli türü olan Kara Midye stoklarının azalmasına neden olmaktadır. Görününüşü: Vücut renkleri kavuniçi, kahverengi, kiremit kırmızısı ve krem renkleri arasında değişir. Üzeri küçük ve dağınık, beyaz dikenler ile kaplı 5 adet kola sahiptir. Dikenler orta hatta bir sıra oluşturur. Mya arenaria (Yumuşak Kabuklu Tarak) Doğal Yayılış Alanı: subartik Atlantik sahillerinden Güney Carolina’ya kadar olan sahil bölgesinde, Alaska’nın Batı kıyılarından, San Francisco’ya kadar olan sahil bölgesinde, New York limanlarının sığ kesimlerde ve Navesink ve Shrewsburg nehirleri ağzında bulunmaktadır. Türkiye’deki Yayılışı: Karadeniz havzasına 1960 senesinde Baltık tanker gemilerinin balast suları ile yerleştiği tahmin edilmektedir M. arenaria larvalarının Karadeniz yönünden Ege yönüne akan üst akıntısı (Karadeniz kökenli sular) ile Marmara denizine taşınmış olabileceğini belirtilmektedir. (Artüz,2003) 2003 yılında Marmara Denizi’ne giriş yaptı. Etkileri: M. arenaria’nın larval ve juvenil evrede balık larvaları, denizanaları gibi büyük planktonik organizmaların; daha sonraki yetişkinlik evresinde ise, demersal türlerin besinini olmaktadır. Ayrıca endüstriyel atıkların sebep olduğu ağır metalleri, çok yüksek konsantrasyonlarda biriktirebildikleri tespit edilmiştir. Büyüme ve Üreme: Kirliliğe karşı oldukça dirençli ve rekabet gücü yüksek olan M. arenaria popülasyon dağılımındaki en önemli etken, ortamın tuzluluk değeridir. Mayıs ve Ekim aylarında olmak üzere, su sıcaklığının 10-20ºC aralığında, senede iki kez yumurta bırakır. Doğal yaşam süreleri ortalama olarak yaklaşık 10-12 sene kadar sürmektedir. Yaşam Alanı:Kumlu, çamurlu veya kumluçamurlu, kil oranı %50 olan zeminlerde dağılım gösterir. Beslenme: Beslenmeleri fitoplankton, zooplankton ve bakterilerin sifonları aracılığı ile ortam suyundan süzülmesi şeklinde olur. Görününüşü: Sert ve kuvvetli bir kabuğa sahip olmayan Mya arenaria beyazdan gri renklere kadar kirli beyaz bir görünüm sergileyen, kırılgan ve ince yapılı bir çift kabukludur.

Boğazın eski tadı yok...
Marmara Denizi'nde balık çeşidi 124'ten 7'ye geriledi
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 1967 ila 2016 yılları arasındaki balıkçılık verilerini inceleyen bilim insanları, bu verileri Karadeniz ve Marmara Denizi'nin ekolojik bilgileriyle kıyaslamışlar. 50 yıllık bu süreçte avlanma miktarının olması gerekenden yüzde 80 kadar aşağıya indiği durumlarda da bu balık türünün neslinin ticari olarak tükenmiş olduğu ifade ediliyor. Yapılan araştırmalar, Karadeniz'in Türkiye yakasında 17, Marmara Denizi'nde ise 19 balık türünün yok olduğunu gözler önüne seriyor. Marmara Denizi'nde 1980'li yıllarda tükenen mavi yüzgeçli orkinoslardan sonra köpek balıklarına da bölgede pek rastlanmamış. aşırı avlanma ve avlanmayla ilgili etkili bir yönetim planı olmaması nedeniyle Karadeniz'deki balık ekosisteminde ciddi bir çöküş olduğunu ortaya koyuyor. Bu çöküş, Karadeniz'den ayrı düşünülemeyen Marmara Denizi'ni de etkiliyor. Bilim insanları, Marmara Denizi'nin kaderinin de Karadeniz'le benzer olacağını ifade ediyorlar.
Denizlerimizde, bilhassa Marmara ve Karadeniz de 25 yıl öncesine kadar çeşitleri bol olan ( 50 tür) balıklar ve kabuklu canlılar bulunmaktaydı. Bunlar; Tekir, Barbun , İstavrit , Kıraça, İspari, İlarya, İzmarit, Kalkan, Karagöz, Kaya balığı, Sinarit, Palamut, Torik, Zindandelen, Altıparmak, Lüfer, Kofana, Çinakop, Kefaller, Levrek, Hamsi, Gümüş , Çaça, Sardalya, Dilbalığı, Mezgit, Orkinos, Yunus, Mersin balığı, Kılıç balığı, Gelincik, Minakop, Zargana, Tirsi, Eşkina, Vatoz, Köpek balığı, Karadeniz Alabalığı, Dülger, Uskumru, Kolyoz, Karides, Istakoz, Pavurya, İstiridye, Midye, Kalamar, Kupes,
Bu balıkların çoğu göç balığı olmasına rağmen; İstakoz, Pavurya, Kırlangıç, Karides gibi türler de Marmara Denizin’de yumurtalarını bırakırlar ve nesillerinin devamını sağlarlardı.
Zamanımıza gelindiğinde ise bu balık türlerinin çoğu azalmış hatta bazıları yok olmuş ve kalanları da nesillerinin devamı için Karadeniz ve Marmara Denizi’ni terk etmek zorunda kalmışlardır.

Boğazın eski tadı yok... Marmara Denizi'nde balık çeşidi 124'ten 7'ye geriledi Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 1967 ila 2016 yılları arasındaki balıkçılık verilerini inceleyen bilim insanları, bu verileri Karadeniz ve Marmara Denizi'nin ekolojik bilgileriyle kıyaslamışlar. 50 yıllık bu süreçte avlanma miktarının olması gerekenden yüzde 80 kadar aşağıya indiği durumlarda da bu balık türünün neslinin ticari olarak tükenmiş olduğu ifade ediliyor. Yapılan araştırmalar, Karadeniz'in Türkiye yakasında 17, Marmara Denizi'nde ise 19 balık türünün yok olduğunu gözler önüne seriyor. Marmara Denizi'nde 1980'li yıllarda tükenen mavi yüzgeçli orkinoslardan sonra köpek balıklarına da bölgede pek rastlanmamış. aşırı avlanma ve avlanmayla ilgili etkili bir yönetim planı olmaması nedeniyle Karadeniz'deki balık ekosisteminde ciddi bir çöküş olduğunu ortaya koyuyor. Bu çöküş, Karadeniz'den ayrı düşünülemeyen Marmara Denizi'ni de etkiliyor. Bilim insanları, Marmara Denizi'nin kaderinin de Karadeniz'le benzer olacağını ifade ediyorlar. Denizlerimizde, bilhassa Marmara ve Karadeniz de 25 yıl öncesine kadar çeşitleri bol olan ( 50 tür) balıklar ve kabuklu canlılar bulunmaktaydı. Bunlar; Tekir, Barbun , İstavrit , Kıraça, İspari, İlarya, İzmarit, Kalkan, Karagöz, Kaya balığı, Sinarit, Palamut, Torik, Zindandelen, Altıparmak, Lüfer, Kofana, Çinakop, Kefaller, Levrek, Hamsi, Gümüş , Çaça, Sardalya, Dilbalığı, Mezgit, Orkinos, Yunus, Mersin balığı, Kılıç balığı, Gelincik, Minakop, Zargana, Tirsi, Eşkina, Vatoz, Köpek balığı, Karadeniz Alabalığı, Dülger, Uskumru, Kolyoz, Karides, Istakoz, Pavurya, İstiridye, Midye, Kalamar, Kupes, Bu balıkların çoğu göç balığı olmasına rağmen; İstakoz, Pavurya, Kırlangıç, Karides gibi türler de Marmara Denizin’de yumurtalarını bırakırlar ve nesillerinin devamını sağlarlardı. Zamanımıza gelindiğinde ise bu balık türlerinin çoğu azalmış hatta bazıları yok olmuş ve kalanları da nesillerinin devamı için Karadeniz ve Marmara Denizi’ni terk etmek zorunda kalmışlardır.