Denizel Bilgiler

post?.Description

Mercan resifleri kıyı toplumları için fırtınalara karşı bir bariyer görevi görür, Rüzgarla oluşan dalgaların etkisini %97 oranında azaltır. Doğal bariyerler (Mavi Karbon bölgeleri, mercan resifleri vb.) fırtınaların, erozyon ve sellerin kıyıya etkisini azaltarak toplumsal dirençlilik ve ekonomik olarak tasarruf sağlar. Mavi karbon karbonu tutarak ve depolayarak iklimi düzenler. #sudakiyaşam #kıyıekosistemi @deniztemizturmepa

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

Bugün Dünya Deniz Kaplumbağaları Günü

Dünyada yedi tür deniz kaplumbağası yaşıyor ve bunların beşi Akdeniz’de görülebiliyor. Ancak bunlardan yalnızca ikisi (Caretta caretta ve Chelonia mydas) Akdeniz’de düzenli olarak yuvalıyor. Deniz kaplumbağaları, yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömüyor, bir defada 100 yumurta bırakabiliyor. Yavrular 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize gidiyor. Ancak bu özel canlı türünün yaşamı maalesef pek çok tehditle karşı karşıya. .
* Küresel İklim Değişikliği
Deniz kaplumbağalarının cinsiyetleri kuma gömülü yuvalarındaki sıcaklığa bağlı olarak belirleniyor. Yuva sıcaklığı 26 derecenin altındaysa yumurtadan çıkan kaplumbağalar erkek, 32 derece üstündeyse dişi oluyor. Yuva sıcaklığının 26-32 derece arasında olması durumunda erkek dişi oranı yüzde 50-50 olarak gerçekleşiyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak erkek bireylere dişilerden az rastlanması, her geçen gün neslini tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyor. .
* Tek Kullanımlık Plastik
Deniz kaplumbağalarının popülasyonu plastik kirliliğinden ciddi şekilde etkileniyor. Deniz sularına karışan tek kullanımlık pipet, pet şişe ve plastik poşetler, birçok deniz kaplumbağasının en önemli besin kaynağı deniz analarına benzeterek yemeye çalışmasına ve bu nedenle boğularak hayatını kaybetmesine neden oluyor. .
* Hayalet Ağlar
Denizdeki balıkçılık faaliyetleri esnasında denize bırakılan, parçalanan ve deniz dibinde avlanmaya devam eden ağlar ergin deniz kaplumbağaları için tehdit oluşturuyor. Bu ağlara  takılan kaplumbağalar boğulma tehlikesi geçiriyor.
Tüm bu gidişata dur demek bizim elimizde. Doğaya saygılı bir yaşam biçimini benimsemek, tüketimi azaltmak ve tek kullanımlık plastiğe dur demek için bugün harekete geç!

Bugün Dünya Deniz Kaplumbağaları Günü Dünyada yedi tür deniz kaplumbağası yaşıyor ve bunların beşi Akdeniz’de görülebiliyor. Ancak bunlardan yalnızca ikisi (Caretta caretta ve Chelonia mydas) Akdeniz’de düzenli olarak yuvalıyor. Deniz kaplumbağaları, yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömüyor, bir defada 100 yumurta bırakabiliyor. Yavrular 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize gidiyor. Ancak bu özel canlı türünün yaşamı maalesef pek çok tehditle karşı karşıya. . * Küresel İklim Değişikliği Deniz kaplumbağalarının cinsiyetleri kuma gömülü yuvalarındaki sıcaklığa bağlı olarak belirleniyor. Yuva sıcaklığı 26 derecenin altındaysa yumurtadan çıkan kaplumbağalar erkek, 32 derece üstündeyse dişi oluyor. Yuva sıcaklığının 26-32 derece arasında olması durumunda erkek dişi oranı yüzde 50-50 olarak gerçekleşiyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak erkek bireylere dişilerden az rastlanması, her geçen gün neslini tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyor. . * Tek Kullanımlık Plastik Deniz kaplumbağalarının popülasyonu plastik kirliliğinden ciddi şekilde etkileniyor. Deniz sularına karışan tek kullanımlık pipet, pet şişe ve plastik poşetler, birçok deniz kaplumbağasının en önemli besin kaynağı deniz analarına benzeterek yemeye çalışmasına ve bu nedenle boğularak hayatını kaybetmesine neden oluyor. . * Hayalet Ağlar Denizdeki balıkçılık faaliyetleri esnasında denize bırakılan, parçalanan ve deniz dibinde avlanmaya devam eden ağlar ergin deniz kaplumbağaları için tehdit oluşturuyor. Bu ağlara takılan kaplumbağalar boğulma tehlikesi geçiriyor. Tüm bu gidişata dur demek bizim elimizde. Doğaya saygılı bir yaşam biçimini benimsemek, tüketimi azaltmak ve tek kullanımlık plastiğe dur demek için bugün harekete geç!

COP26 İklim Zirvesi'nde verilen taahhütlere karşın, dünyanın küresel sıcaklık artışını kısıtlama hedefine yaklaşamadığı kaydedildi. Analizde, dünyanın küresel sıcaklıklarda hedeflenen 1,5 derecelik artışın çok ötesinde, 2,4 derecelik artışa doğru gittiği hesaplandı.

İklim zirvesinin ilk haftasında açıklanan taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda, 2030'a kadar yaklaşık 9 gigaton karbon emisyonu azaltımı sağlanabileceği bildirildi.
Peki Karbon Emisyonu Nedir?
Karbon emisyonu, çok kısa bir ifade ile doğada oluşan karbonun atmosfere salınmasını ifade eder. Çoğunlukla insan kaynaklı faaliyetlerin bir sonucudur. 19. yüzyıldan itibaren fosil yakıtların özellikle sanayide yoğun bir şekilde kullanılmasıyla birlikte, atmosferdeki sera gazı yoğunluğu da artış gösterdi.
Atmosferde biriken sera gazları (karbondioksit, metan, diazot monoksit, hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, sülfür hekzaflorid gibi) dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına sebep oluyor. Sera gazlarının atmosferin iç yüzeyini kaplayarak, güneşten gelen ışınların geri yansımalarını engelleyerek dünya üzerindeki sıcaklığı artırmasına neden oluyor.
Sıcaklığın artışıyla doğru orantılı olarak, yeryüzünün en büyük tatlı su kaynağı olan buzullar her geçen gün daha fazla erimeye ve deniz seviyesi her geçen gün daha fazla yükselmeye devam ediyor.
Artan ortalama sıcaklık sebebiyle yerkürede gözlemlenen bölgesel hava akımları da olumsuz anlamda etkileniyor ve son yıllarda hepimizin yakından gözlemlediği ve doğrudan etkilendiği aşırı hava olayları yaşanıyor. Sera gazı miktarı üzerinden, insan faaliyetlerinin doğaya verdiği verdiği zararın ölçüsü ise Karbon Ayak izi ile ifade ediliyor.

Karbon emisyonunun son yıllarda artış göstermesinin temel sebeplerini şu maddelerle özetleyebiliriz:
-Kontrolsüz sanayileşme
-Sürekli artan enerji talebi
-Yükselişe geçen şehirleşme
-Azalan ormanlık alanlar
-Yoğun hayvancılık faaliyetleri
-Kontrol edilmeyen sera gazı salımı

Karbon emisyonunun iklim değişikliğine etkisi nedir?
Atmosferdeki karbon emisyonu bu hızla artmaya devam ederse, bitki türleri ciddi anlamda risk altına girecek, hatta pirinç, mısır, buğday gibi temel besinleri bile yetiştirmekte zorlanacağız.

COP26 İklim Zirvesi'nde verilen taahhütlere karşın, dünyanın küresel sıcaklık artışını kısıtlama hedefine yaklaşamadığı kaydedildi. Analizde, dünyanın küresel sıcaklıklarda hedeflenen 1,5 derecelik artışın çok ötesinde, 2,4 derecelik artışa doğru gittiği hesaplandı. İklim zirvesinin ilk haftasında açıklanan taahhütlerin yerine getirilmesi durumunda, 2030'a kadar yaklaşık 9 gigaton karbon emisyonu azaltımı sağlanabileceği bildirildi. Peki Karbon Emisyonu Nedir? Karbon emisyonu, çok kısa bir ifade ile doğada oluşan karbonun atmosfere salınmasını ifade eder. Çoğunlukla insan kaynaklı faaliyetlerin bir sonucudur. 19. yüzyıldan itibaren fosil yakıtların özellikle sanayide yoğun bir şekilde kullanılmasıyla birlikte, atmosferdeki sera gazı yoğunluğu da artış gösterdi. Atmosferde biriken sera gazları (karbondioksit, metan, diazot monoksit, hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, sülfür hekzaflorid gibi) dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına sebep oluyor. Sera gazlarının atmosferin iç yüzeyini kaplayarak, güneşten gelen ışınların geri yansımalarını engelleyerek dünya üzerindeki sıcaklığı artırmasına neden oluyor. Sıcaklığın artışıyla doğru orantılı olarak, yeryüzünün en büyük tatlı su kaynağı olan buzullar her geçen gün daha fazla erimeye ve deniz seviyesi her geçen gün daha fazla yükselmeye devam ediyor. Artan ortalama sıcaklık sebebiyle yerkürede gözlemlenen bölgesel hava akımları da olumsuz anlamda etkileniyor ve son yıllarda hepimizin yakından gözlemlediği ve doğrudan etkilendiği aşırı hava olayları yaşanıyor. Sera gazı miktarı üzerinden, insan faaliyetlerinin doğaya verdiği verdiği zararın ölçüsü ise Karbon Ayak izi ile ifade ediliyor. Karbon emisyonunun son yıllarda artış göstermesinin temel sebeplerini şu maddelerle özetleyebiliriz: -Kontrolsüz sanayileşme -Sürekli artan enerji talebi -Yükselişe geçen şehirleşme -Azalan ormanlık alanlar -Yoğun hayvancılık faaliyetleri -Kontrol edilmeyen sera gazı salımı Karbon emisyonunun iklim değişikliğine etkisi nedir? Atmosferdeki karbon emisyonu bu hızla artmaya devam ederse, bitki türleri ciddi anlamda risk altına girecek, hatta pirinç, mısır, buğday gibi temel besinleri bile yetiştirmekte zorlanacağız.

Bugün Dünya Balıkçılık Günü! 🐟🐟🐟🎣🎣🎣

Aldığımız iki nefesten birini sağlayan denizlerimiz, aynı zamanda en doğal ve sağlıklı besin kaynaklarımızdan biri. Geleneksel balıkçılık ise tarihimizin en kıymetli kültürel zenginliklerinden ve özellikle kıyı toplumlarının ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlıyor. Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve sağlıklı beslenmenin önemli unsurlarından olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak ve koruma alanlarını artırmak zorundayız.

Ege’nin paragatçılığı, Marmara ve Karadeniz’in yakamoz balıkçılığı, Dalyan ve Çökertme avcılığı, Lagünler ve kuzuluklar, oltacılık, Karadeniz’de Palamut çapariciliği gibi geleneksel balıkçılık metodlarımız, maalesef aşırı, kayıt dışı avcılık, av yasaklarına uyulmaması, artan deniz kirliliği ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak balık stoklarının azalması nedeniyle yok oluyor. Buna dur demek bizim elimizde.

TURMEPA olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 14. madde “Sudaki Yaşam”ı destekliyoruz. Çünkü denizi korumak, doğayı, oksijenimizi, gıdamızı, ekonomiyi, tüm canlıları korumak demek.

Bugün Dünya Balıkçılık Günü! 🐟🐟🐟🎣🎣🎣 Aldığımız iki nefesten birini sağlayan denizlerimiz, aynı zamanda en doğal ve sağlıklı besin kaynaklarımızdan biri. Geleneksel balıkçılık ise tarihimizin en kıymetli kültürel zenginliklerinden ve özellikle kıyı toplumlarının ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlıyor. Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve sağlıklı beslenmenin önemli unsurlarından olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak ve koruma alanlarını artırmak zorundayız. Ege’nin paragatçılığı, Marmara ve Karadeniz’in yakamoz balıkçılığı, Dalyan ve Çökertme avcılığı, Lagünler ve kuzuluklar, oltacılık, Karadeniz’de Palamut çapariciliği gibi geleneksel balıkçılık metodlarımız, maalesef aşırı, kayıt dışı avcılık, av yasaklarına uyulmaması, artan deniz kirliliği ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak balık stoklarının azalması nedeniyle yok oluyor. Buna dur demek bizim elimizde. TURMEPA olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 14. madde “Sudaki Yaşam”ı destekliyoruz. Çünkü denizi korumak, doğayı, oksijenimizi, gıdamızı, ekonomiyi, tüm canlıları korumak demek.