Denizel Bilgiler

post?.Description

Kıyı şeritleri artık dalga enerjisi ile korunacak! Son dönemde, MIT bünyesinde kendi kendine programlanabilir malzeme teknolojileri geliştiren araştırma laboratuvarı o Self-Assembly Lab tarafından kıyıların korunmasına yönelik bir araştırma projesi yürütülüyor. “Growing Islands” projesi, plajların yeniden inşası ve kıyı şeridinin dalga enerjisi ile zaman içinde kendi kendine birleşen kumun, yeni adalar oluşturması veya kıyı şeridini yeniden kurması ve bunun kıyı topluluklarını yükselen deniz seviyelerinden korumak için bir çözüm yaratması amaçlanıyor.Projede, doğanın kendi gücüyle çalışmak ve ona karşı koymaya çalışmaktansa, onu doğal bir inşanın parçası haline getirmek var.Proje kapsamında uyarlanabilir yapay resifler olarak işlev gören dalgıç cihazları tasarlanıyor. Stratejik yerlerde kum birikimini hızlandırmak ve yönlendirmek için dalga kuvvetlerinden yararlanılıyor. Bu süreçte cihazların mevsimsel değişikliklere ve fırtına yönüne uyum sağlaması üzerine kurulu bir sistem söz konusu.Proje temelde doğa güçlerini kullanarak kum topografilerini doğal ve sürdürülebilir şekilde yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

Yabancı yayılımcı türlerin Ege Denizi özelinde izlemeye alınması bölgemiz balıkçılığı ve turizmi açısından oldukça önemlidir. Türkiye özellikle Kızıldeniz yoluyla giriş yapan bu türlerin ilk durak noktasını oluşturmakta, ilk etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Kısaca Türkiye Akdeniz için ilk erken uyarı noktasıdır.
Ege Denizi’nde yabancı-yayılmacı tür olarak kayıtlara geçmiş 47 familyaya ait toplam 64 tür bulunmaktadır.
Beyaz Sokar Balığı (Siganus rivulatus) & Esmer Sokar Balığı (Siganus Lurıdus)
Beslenme Şekli: Bentik algler ve deniz çayıları ile beslenir. Otçul (herbivor) bir balık türüdür.
Doğal Yayılış Alanı: İndo-Pasifik ve Hint Okyanusu kökenli türler, Akdeniz’e Süveyş Kanalı aracılığıyla ulaşmıştır.
Türkiye’deki Yayılışı: Doğu Akdeniz ve Ege Denizi
Etkileri: İlk istilacı türlerdendir. Ekonomik değeri vardır. Boyu genellikle 15-20 cm arasında değişir. Diğer zehirli balıkların aksine otçul olarak beslenen tek zehirli balıktır. Sırt ve karın yüzgeçlerinin tümü zehir bezleri taşır. Bir ilginç özelliği de öldükten sonra bile zehirinin etkisini dikenlerinde korumasıdır. Bu yüzden balıkları ağdan alırken bile zehirlenmek mümkündür. Kıyı balıkçılığı için çok önemli bir türdür. Ege denizinde çok yoğun miktarda bulunan bu tür. Balıkçılar ve yerel halk tarafından tüketilen bir türdür.
Göçmen Deniz Anası (Rhopilema nomadica)
Doğal Yayılış Alanı: Hint ve Pasifik Okyanusu
Türkiye’deki Yayılışı: Akdeniz, kısmen Ege Denizi
Geliş Yolu: Süveyş Kanalı
Etkileri: Obur bir tür olduğundan karides, midye ve balık larvalarını yiyerek besin zincirinde çökmelere neden olmaktadır. Özellikle kıyı turizmine zarar vermektedir. Mersin - Taşucu'nun doğusunda, özellikle yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur.
Göçmen Deniz Anası (Rhopilema nomadica)
Doğal Yayılış Alanı: Hint ve Pasifik Okyanusu
Türkiye’deki Yayılışı: Akdeniz, kısmen Ege Denizi
Katil Yosun (Caulerpa racemosa)
Doğal Yayılış Alanı: Kızıl deniz kökenli, İndo- Pasifik bir türdür.
Türkiye’deki Yayılışı: 1950’li yıllarda Doğu Akdeniz Türkiye kıyılarında görülmüştür.

Yabancı yayılımcı türlerin Ege Denizi özelinde izlemeye alınması bölgemiz balıkçılığı ve turizmi açısından oldukça önemlidir. Türkiye özellikle Kızıldeniz yoluyla giriş yapan bu türlerin ilk durak noktasını oluşturmakta, ilk etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Kısaca Türkiye Akdeniz için ilk erken uyarı noktasıdır. Ege Denizi’nde yabancı-yayılmacı tür olarak kayıtlara geçmiş 47 familyaya ait toplam 64 tür bulunmaktadır. Beyaz Sokar Balığı (Siganus rivulatus) & Esmer Sokar Balığı (Siganus Lurıdus) Beslenme Şekli: Bentik algler ve deniz çayıları ile beslenir. Otçul (herbivor) bir balık türüdür. Doğal Yayılış Alanı: İndo-Pasifik ve Hint Okyanusu kökenli türler, Akdeniz’e Süveyş Kanalı aracılığıyla ulaşmıştır. Türkiye’deki Yayılışı: Doğu Akdeniz ve Ege Denizi Etkileri: İlk istilacı türlerdendir. Ekonomik değeri vardır. Boyu genellikle 15-20 cm arasında değişir. Diğer zehirli balıkların aksine otçul olarak beslenen tek zehirli balıktır. Sırt ve karın yüzgeçlerinin tümü zehir bezleri taşır. Bir ilginç özelliği de öldükten sonra bile zehirinin etkisini dikenlerinde korumasıdır. Bu yüzden balıkları ağdan alırken bile zehirlenmek mümkündür. Kıyı balıkçılığı için çok önemli bir türdür. Ege denizinde çok yoğun miktarda bulunan bu tür. Balıkçılar ve yerel halk tarafından tüketilen bir türdür. Göçmen Deniz Anası (Rhopilema nomadica) Doğal Yayılış Alanı: Hint ve Pasifik Okyanusu Türkiye’deki Yayılışı: Akdeniz, kısmen Ege Denizi Geliş Yolu: Süveyş Kanalı Etkileri: Obur bir tür olduğundan karides, midye ve balık larvalarını yiyerek besin zincirinde çökmelere neden olmaktadır. Özellikle kıyı turizmine zarar vermektedir. Mersin - Taşucu'nun doğusunda, özellikle yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur. Göçmen Deniz Anası (Rhopilema nomadica) Doğal Yayılış Alanı: Hint ve Pasifik Okyanusu Türkiye’deki Yayılışı: Akdeniz, kısmen Ege Denizi Katil Yosun (Caulerpa racemosa) Doğal Yayılış Alanı: Kızıl deniz kökenli, İndo- Pasifik bir türdür. Türkiye’deki Yayılışı: 1950’li yıllarda Doğu Akdeniz Türkiye kıyılarında görülmüştür.

Sulak Alan Nedir ve Neden Önemlidir?

Sulak alanlar, suyun varlığının bir bölgenin biyolojik, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çoğunu belirlediği veya etkilediği alanlardır ve dünya yüzeyinin %6’sını kaplar.
Sulak alanlar, ekosistemlerin önemli bir parçası olarak sucul yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda iklim kriziyle mücadeleyi, su temini ve biyoçeşitliliği destekleme gibi birçok önemli fonksiyona sahip ve doğal dengeyi destekliyor. Bununla birlikte sulak alanlar en önemli karbon yutaklarıdır ve korunması hayati önem taşıyor.

Sulak alanlar yeryüzünün en değerli ekosistemleri olmasına karşın  insan faaliyetleri, iklim krizi ve kentleşme gibi etkenler, sulak alanları ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Bu durum, küresel ölçekte biyoçeşitlilik kaybına, su kaynaklarındaki azalmaya ve ekosistemde düzensizliklere yol açıyor.
 
Peki Dünya Sulak Alanlar Günü Nedir?

1971 yılında İran’ın Ramsar şehrinde bir araya gelen dünya ülkeleri, Ramsar Sözleşmesini imzalayarak, bu ekosistemleri koruma altına aldı. Sözleşmenin imzalandığı 2 Şubat günü ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafında Dünya Sulak Alanlar Günü olarak ilan edildi.
Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’te resmen taraf oldu ve 14 sulak alan sözleşme listesine dahil edildi. Uluslararası öneme sahip bu alanlarla birlikte Türkiye’de toplam 2.155.045 hektar alanı kaplayan, 135 sulak alan bulunuyor.

Deniz ve sucul ekosistem hakkında daha fazla bilgi almak için akademi.turmepa.org.tr web sitesini ziyaret edebilir TURMEPA Öğrenme Programlarına başvurabilirsin.

Unutma! Deniz Varsa Hayat Var!
#dünyasulakalanlargünü #denizvarsahayatvar #turmepaakademi #sudakiyaşam

Sulak Alan Nedir ve Neden Önemlidir? Sulak alanlar, suyun varlığının bir bölgenin biyolojik, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çoğunu belirlediği veya etkilediği alanlardır ve dünya yüzeyinin %6’sını kaplar. Sulak alanlar, ekosistemlerin önemli bir parçası olarak sucul yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda iklim kriziyle mücadeleyi, su temini ve biyoçeşitliliği destekleme gibi birçok önemli fonksiyona sahip ve doğal dengeyi destekliyor. Bununla birlikte sulak alanlar en önemli karbon yutaklarıdır ve korunması hayati önem taşıyor. Sulak alanlar yeryüzünün en değerli ekosistemleri olmasına karşın insan faaliyetleri, iklim krizi ve kentleşme gibi etkenler, sulak alanları ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Bu durum, küresel ölçekte biyoçeşitlilik kaybına, su kaynaklarındaki azalmaya ve ekosistemde düzensizliklere yol açıyor. Peki Dünya Sulak Alanlar Günü Nedir? 1971 yılında İran’ın Ramsar şehrinde bir araya gelen dünya ülkeleri, Ramsar Sözleşmesini imzalayarak, bu ekosistemleri koruma altına aldı. Sözleşmenin imzalandığı 2 Şubat günü ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafında Dünya Sulak Alanlar Günü olarak ilan edildi. Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’te resmen taraf oldu ve 14 sulak alan sözleşme listesine dahil edildi. Uluslararası öneme sahip bu alanlarla birlikte Türkiye’de toplam 2.155.045 hektar alanı kaplayan, 135 sulak alan bulunuyor. Deniz ve sucul ekosistem hakkında daha fazla bilgi almak için akademi.turmepa.org.tr web sitesini ziyaret edebilir TURMEPA Öğrenme Programlarına başvurabilirsin. Unutma! Deniz Varsa Hayat Var! #dünyasulakalanlargünü #denizvarsahayatvar #turmepaakademi #sudakiyaşam

5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü'nde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul kampüsündeyiz, geliyor musunuz?
Yeriniz hazır!

5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü'nde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul kampüsündeyiz, geliyor musunuz? Yeriniz hazır!