Denizel Bilgiler

post?.Description

Küresel İklim Değişikliği: İstilacı türler ve nesli tehlike altında olan türler Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle her geçen gün sayıları hızla artan istilacı türler biyoçeşitlilik ve doğal kaynaklara muazzam zararlarda bulunurlar ve çevreye verdikleri zarar çoğunlukla kalıcıdır. Dünya’nın 232 deniz eko-bölgesinin %84’ü istilacı türler tarafından etkilenmiş durumdadır Balon Balığı (Lagocephalus sceleratus) Etkileri: Akdeniz’ deki en istilacı türlerden biri, deniz ekosisteminde önemli değişikliklere neden oluyor. Yerli türlerin azalmasına, balıkçılığa dayalı geçim kaynaklarını olumsuz etkiliyor. Çenelerinde bulunan keskin dişleri ile av araçlarına zarar verir. İç organ ve kaslarında dünyada bilinen en kuvvetli zehir olan, tetrodotoksin bulunmaktadır. Siyanürden 1200 kat daha zehirli olan bu madde, sinir sistemini felç eder, duyu kaybına, solunum güçlüğüne ve ölüme neden olur. Bilinen bir panzehiri yoktur.Aslan Balığı (Pterois Miles)Etkileri: Deniz ekosistemini tahrip eder, yerli balık ve omurgasız türleri ile beslenir. Yerel türlerin yavrularını tüketir. Yüzgeç dikenleri zehirli olup, insanlarda ciddi zehirlenmelere ve ölümlere neden olabilmektedir. Tek bir sokma şiddetli ağrı ve şişliğe neden olabilir. Nadirde olsa kalp – dolaşım, kas- sinir sistemlerini aşırı derecede etkileyebilir. Yaşam Alanı: 1-300 m arası derinliklerde her yaşam ortamına maksimum uyum sağlar. Yaşam süresi ortalama 30 yıldır. Akdeniz'de türü kontrol altında tutacak avcısı yok denecek kadar az. Çoğalma ve yayılma: Yıl boyunca uygun ortamı bulduğu müddetçe, 4 günde 10-30 bin yumurta yapabilmektedir. Katil Yosun (Caulerpa taxifolia) Doğal Yayılış Alanı: Hint Okyanusu. Türkiye’deki Yayılışı: 2006 yılında Süveyş Kanalı aracılığı ile İskendurun Körfezine girmiş ve 2010 yılında İzmir Çeşme altı yakında Yolluca Askeri Bölgesinde tespit edilmiştir. 1988’de Fransa, İtalya, İspanya ve Hırvatistan kıyılarına yayılmıştır. Geliş yolu: 1984 yılında Fransa’da bulunan Monaco Su Alti Bilimleri Enstitüsü’nden kaçtığı bilinmektedir. İskenderun Körfezine ise Süveyş kanalı vasıtasıyla girmiştir. Etkileri: Caulerpa taxifolia, çok baskın bir tür olduğundan bulunduğu bölgede yaşayan canlılara yaşama şansı tanımamaktadır. Göçmen Deniz Anası (Rhopilema nomadica)Doğal Yayılış Alanı: Hint ve Pasifik Okyanusu Türkiye’deki Yayılışı: Akdeniz, kısmen Ege Denizi Geliş Yolu: Süveyş Kanalı Etkileri: Obur bir tür olduğundan karides, midye ve balık larvalarını yiyerek besin zincirinde çökmelere neden olmaktadır. Özellikle kıyı turizmine zarar vermektedir. Mersin - Taşucu'nun doğusunda, özellikle yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur. Büyük boyda olanları balıkçı ağlarına ve kıyı tesislerine girerek zarar vermektedir. Küresel iklim değişikliğine bağlı şiddetli çevre olaylarını her yıl biraz daha fazla yaşıyoruz. Yaz ortasında dolu ve sel felaketi oluyor, kış boyunca yağış düşmüyor. Aslında iklim değişikliği sadece iklimi değil dünyada yaşayan tüm türlerin geleceğini de tehdit ediyor. Bu türlerin bazıları da endemik, yani Dünya’da sadece Türkiye’de görülüyor.

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

Van Gölü ve çevresinin korunması için 2020 yılında başlatılan Van Gölü Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında sorumluluk alan TURMEPA öğrenci ve öğretmen eğitimlerine devam ederken, Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ve Adel Kalemcilik sponsorluğu ile “Hayallerim Van Gölü Kadar Büyük” resim yarışmasını hayata geçirdi. TURMEPA’ nın çevre eğitimlerini alan öğrenciler, yarışmada hayal ettikleri Van Gölü’nü resmederek, çevrenin ve doğal kaynakların korunması konusunda da farkındalık kazandı.

Van Gölü ve çevresinin korunması için 2020 yılında başlatılan Van Gölü Havzası Koruma Eylem Planı kapsamında sorumluluk alan TURMEPA öğrenci ve öğretmen eğitimlerine devam ederken, Van İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ve Adel Kalemcilik sponsorluğu ile “Hayallerim Van Gölü Kadar Büyük” resim yarışmasını hayata geçirdi. TURMEPA’ nın çevre eğitimlerini alan öğrenciler, yarışmada hayal ettikleri Van Gölü’nü resmederek, çevrenin ve doğal kaynakların korunması konusunda da farkındalık kazandı.

Bir destinasyonda denizin ve kıyıların güzelliği, koyların ve bitki örtüsünün çekiciliği, bölgelerin bozulmamış doğal yapısı, tarihi kalıntıları ve uygun iklim şartları o bölgeye yönelik deniz turizmi talebinin oluşmasında yadsınamayacak kadar önemlidir. Bununla birlikte, deniz turizmi doğa ile iç içe ve bozulmamış bir çevrede, altyapı ve üstyapı hizmetlerinin tamamlandığı oranda gelişme göstermektedir. Dolayısıyla, deniz turizmine yatırım yapan kıyı ülkelerinde, çevrenin tahribata uğramaması ve doğal kaynakların zarar görmemesi gerekmektedir. Ayrıca destinasyonların sürdürülebilir turizm uygulamalarına önem vermeleri, sahip oldukları doğal ve kültürel varlıkları uzun vadede korumaları beklenmektedir.
Ülkemizde Deniz Turizmi gelirleri, genel turizm gelirlerinin yaklaşık %20'sini oluşturmaktadır. Yine çok eski yıllarda başlayan dalış turizmi, teknolojik gelişmeye paralel olarak su üstü sporlarının da eklenmesiyle önemli bir turizm sektörü haline gelmiştir. Günübirlik teknelerimiz ise, özellikle turizm merkezlerimizde sayıları binlerle ifade edilen bir filo oluşturmuştur. Türkiye’nin sahip olduğu konum itibariyle, doğal ve görece temiz koylara sahip olması, deniz turizmi destinasyonu olma nedenleri arasında ilk sırada gelmektedir. Gökova, Hisarönü, Fethiye, Göcek, Kekova ve Antalya çevresi olmak üzere birçok özelliği bir arada taşıyan destinasyonlar, deniz turizmi bileşenlerinin önemli duraklarıdır. Hem karada hem denizde “Bacasız Fabrika” olarak da tabir edilen Turizm, ülke için artan bir kazanç olmakla beraber bölgesel olarak artan nüfus, yatlar, tekneler ve kıyı tesisleri ile birlikte kirlilik tehdidini de arttırıyor. Son yıllarda deniz turizminin ve çevrenin önemi kavranmış olup sürdürülebilir uygulamaların çeşitlendiği ve uygulama alanlarının genişlediği görülmektedir. Buna rağmen çevresel tahribatın engellenmesi ve farkındalık oluşturulması yeterli düzeyde değildir.

Bir destinasyonda denizin ve kıyıların güzelliği, koyların ve bitki örtüsünün çekiciliği, bölgelerin bozulmamış doğal yapısı, tarihi kalıntıları ve uygun iklim şartları o bölgeye yönelik deniz turizmi talebinin oluşmasında yadsınamayacak kadar önemlidir. Bununla birlikte, deniz turizmi doğa ile iç içe ve bozulmamış bir çevrede, altyapı ve üstyapı hizmetlerinin tamamlandığı oranda gelişme göstermektedir. Dolayısıyla, deniz turizmine yatırım yapan kıyı ülkelerinde, çevrenin tahribata uğramaması ve doğal kaynakların zarar görmemesi gerekmektedir. Ayrıca destinasyonların sürdürülebilir turizm uygulamalarına önem vermeleri, sahip oldukları doğal ve kültürel varlıkları uzun vadede korumaları beklenmektedir. Ülkemizde Deniz Turizmi gelirleri, genel turizm gelirlerinin yaklaşık %20'sini oluşturmaktadır. Yine çok eski yıllarda başlayan dalış turizmi, teknolojik gelişmeye paralel olarak su üstü sporlarının da eklenmesiyle önemli bir turizm sektörü haline gelmiştir. Günübirlik teknelerimiz ise, özellikle turizm merkezlerimizde sayıları binlerle ifade edilen bir filo oluşturmuştur. Türkiye’nin sahip olduğu konum itibariyle, doğal ve görece temiz koylara sahip olması, deniz turizmi destinasyonu olma nedenleri arasında ilk sırada gelmektedir. Gökova, Hisarönü, Fethiye, Göcek, Kekova ve Antalya çevresi olmak üzere birçok özelliği bir arada taşıyan destinasyonlar, deniz turizmi bileşenlerinin önemli duraklarıdır. Hem karada hem denizde “Bacasız Fabrika” olarak da tabir edilen Turizm, ülke için artan bir kazanç olmakla beraber bölgesel olarak artan nüfus, yatlar, tekneler ve kıyı tesisleri ile birlikte kirlilik tehdidini de arttırıyor. Son yıllarda deniz turizminin ve çevrenin önemi kavranmış olup sürdürülebilir uygulamaların çeşitlendiği ve uygulama alanlarının genişlediği görülmektedir. Buna rağmen çevresel tahribatın engellenmesi ve farkındalık oluşturulması yeterli düzeyde değildir.

Okyanus, deniz ve tatlı sularda yüzeye yakın bölgelerde suyun hareketi ile sürüklenen ve 1 litre’de milyonlarca bulunabilen, mikroskobik boyutlardan 20cm e kadar olan canlılardır.
Planktonlar ikiye ayrılır, bitkisel olanları fitoplankton, hayvansal olanları ise zooplanktondur.
Yaşam ömrü çok kısa olan bu mikroskobik canlılardan bitkisel kökenli olan fitoplankton, yeryüzündeki oksijenin yaklaşık %50-70’ini üretmektedir. Aldığımız iki nefesten birini sağlar.
Dünyadaki oksijenin en önemli kaynağı denizlerde gerçekleşen fotosentezin %95’den fazlasını fitoplankton gerçekleştirir ve bu sayede oksijen ve besin üretimini sağlar.
Denizlerdeki besin zincirinin ilk ve en önemli halkası olan ve okyanuslardaki canlı biyokütlesinin %90 dan fazlasını oluşturan planktonu korumak bizim bireysel alışkanlıklarımızı, ihtiyaçlarımızı iyi belirlememize bağlı.

Okyanus, deniz ve tatlı sularda yüzeye yakın bölgelerde suyun hareketi ile sürüklenen ve 1 litre’de milyonlarca bulunabilen, mikroskobik boyutlardan 20cm e kadar olan canlılardır. Planktonlar ikiye ayrılır, bitkisel olanları fitoplankton, hayvansal olanları ise zooplanktondur. Yaşam ömrü çok kısa olan bu mikroskobik canlılardan bitkisel kökenli olan fitoplankton, yeryüzündeki oksijenin yaklaşık %50-70’ini üretmektedir. Aldığımız iki nefesten birini sağlar. Dünyadaki oksijenin en önemli kaynağı denizlerde gerçekleşen fotosentezin %95’den fazlasını fitoplankton gerçekleştirir ve bu sayede oksijen ve besin üretimini sağlar. Denizlerdeki besin zincirinin ilk ve en önemli halkası olan ve okyanuslardaki canlı biyokütlesinin %90 dan fazlasını oluşturan planktonu korumak bizim bireysel alışkanlıklarımızı, ihtiyaçlarımızı iyi belirlememize bağlı.