Denizel Bilgiler

post?.Description

Asterias rubens (Kuzey Atlantik Deniz Yıldızı) Doğal Yayılış Alanı: Kuzey Atlantik Okyanusu Türkiye’deki Yayılışı: Türkiye denizlerine gemilern balast suları ile taşındığı tahmin ediliyor. İlk kez 1993 yılında Marmara’da 2003 yılında ise Karadeniz’de görüldü. Marmara Denizi ve Batı Karadeniz kıyılarında yagın olarak görülmektedir. Etkileri: Bu türün doğal avcısı yok denecek kadar az. Marmara Denizi’nde yerli bir deniz yıldızı türü olan Marthasterias glacialis ile rekabet eder. Deniz dibi ekosisteminde önemli değişikliklere yol açar. Özellikle kara midye yataklarına büyük zarar verir ve bu türe dayalı geçim kaynaklarını olumsuz etkiler. Büyüme ve Üreme: İlk yılında hızla büyür, ikinci yılında ve 5 cm boya ulaştığında üreme başlar. 14 cm boya sahip bir dişi birey yaklaşık 2.5 Milyon yumurta bırakabilir. Yaşam Alanı: Değişen tuzluluk ve sıcaklıklara uyum sağlar. Kumlu, çamurlu, kayalık dipli ortamlarda yaşar. Beslenme: Etoburdur. Midye, istiridye ve diğer çift kabukluklar, derisi dikenlileri de kapsayan geniş bir beslenme skalası vardır. Marmara ve Karadeniz kıyılarında bölgenin yerli türü olan Kara Midye stoklarının azalmasına neden olmaktadır. Görününüşü: Vücut renkleri kavuniçi, kahverengi, kiremit kırmızısı ve krem renkleri arasında değişir. Üzeri küçük ve dağınık, beyaz dikenler ile kaplı 5 adet kola sahiptir. Dikenler orta hatta bir sıra oluşturur. Mya arenaria (Yumuşak Kabuklu Tarak) Doğal Yayılış Alanı: subartik Atlantik sahillerinden Güney Carolina’ya kadar olan sahil bölgesinde, Alaska’nın Batı kıyılarından, San Francisco’ya kadar olan sahil bölgesinde, New York limanlarının sığ kesimlerde ve Navesink ve Shrewsburg nehirleri ağzında bulunmaktadır. Türkiye’deki Yayılışı: Karadeniz havzasına 1960 senesinde Baltık tanker gemilerinin balast suları ile yerleştiği tahmin edilmektedir M. arenaria larvalarının Karadeniz yönünden Ege yönüne akan üst akıntısı (Karadeniz kökenli sular) ile Marmara denizine taşınmış olabileceğini belirtilmektedir. (Artüz,2003) 2003 yılında Marmara Denizi’ne giriş yaptı. Etkileri: M. arenaria’nın larval ve juvenil evrede balık larvaları, denizanaları gibi büyük planktonik organizmaların; daha sonraki yetişkinlik evresinde ise, demersal türlerin besinini olmaktadır. Ayrıca endüstriyel atıkların sebep olduğu ağır metalleri, çok yüksek konsantrasyonlarda biriktirebildikleri tespit edilmiştir. Büyüme ve Üreme: Kirliliğe karşı oldukça dirençli ve rekabet gücü yüksek olan M. arenaria popülasyon dağılımındaki en önemli etken, ortamın tuzluluk değeridir. Mayıs ve Ekim aylarında olmak üzere, su sıcaklığının 10-20ºC aralığında, senede iki kez yumurta bırakır. Doğal yaşam süreleri ortalama olarak yaklaşık 10-12 sene kadar sürmektedir. Yaşam Alanı:Kumlu, çamurlu veya kumluçamurlu, kil oranı %50 olan zeminlerde dağılım gösterir. Beslenme: Beslenmeleri fitoplankton, zooplankton ve bakterilerin sifonları aracılığı ile ortam suyundan süzülmesi şeklinde olur. Görününüşü: Sert ve kuvvetli bir kabuğa sahip olmayan Mya arenaria beyazdan gri renklere kadar kirli beyaz bir görünüm sergileyen, kırılgan ve ince yapılı bir çift kabukludur.

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

Küresel İklim Değişikliği, Sel ve Su Baskınları
Basit bir fizik kuralı: Deniz üzerindeki sıcak havanın nem oranı artıyor. Bu da bulutların çoğalmasına neden oluyor. Neticede daha fazla yağmur yağıyor. Hatta bazen bu yağış miktarı devasa miktarlara ulaşabiliyor. İklim araştırmacıları, 1980’lerden buyana dünya genelindeki yağmur miktarında yüzde 20’lik rekor bir artış tespit etti. Günümüzde aşırı yağış sonucu taşan nehirlerin neden olduğu sel baskınları, en sık rastlanan doğal felaketler arasında yer alıyor. Küresel ısınma arttıkça afetler de çoğalıyor.403 ppm (milyonda bir) ile tarihî rekor seviyesine ulaşan atmosferdeki karbondioksit (CO2) parçacıkları sayesinde küresel ısınmanın daha da artması bekleniyor. Sanayi devrinin başı olarak kabul edilen 1850’lerle mukayese edildiğinde, dünyada ortalama sıcaklık bugün yaklaşık 1°C arttı. Bundan yaklaşık 20 yıl sonra ise artışın 1,5°C seviyesinde olması bekleniyor. Dünya genelinde insanların güvende olabilmesi için, aşırı yağış, sel felaketi ve nehirlerin taşmasını önleyecek tedbirlerin yerel bazda şimdiden alınmaya başlanması gerekiyor. Küresel ısınmanın 2 derece daha artmasını önlemek için de kömür, petrol ve doğal gaz kullanımından vazgeçilmesi gerekiyor. Zira ortalama sıcaklığın 2 derece daha artması durumunda, pek çok yerde önleyici tedbirler almak neredeyse imkansız hale gelecektir
Sel ve Su Baskınlarına Karşı Hangi Önlemler Alınmalı?
•Dere yataklarında biriken moloz ve topraklar temizlenecek, dere ve kanal ıslah çalışmalarına hız verilecek, arazinin düşük kotlarında suyun akışını sağlamak ve alt yapı tesislerinin inşasına imkân tanımak amacıyla su akış kesitini daraltmayacak şekilde köprü ve menfez çalışmaları yapılmalı.
•Sel tehlikesi bulunan eğimli yamaçlarda teraslama çalışmaları yapılacak ve risk altındaki yapılar tespit edilerek, mevzuat uyarınca gerekli işlemler gerçekleştirilmeli.
•Taşkınların ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasıyla ilgili yetersiz gelen mevcut yapılar ıslah edilerek, heyelana karşı duyarlı alanlardan olan atık sistemlerinin kullanıldığı ve yerleşimin geliştiği tepelik alanlarda heyelana karşı gerekli önlemler alınmalı.
Yeni yerleşim alanları için mühendislere, kent planlamacılarına yüksek riske sahip alanlardan kaçınılması konusunda yeterli bilgi ve veriler sunulmalı.
• Deniz kenarındaki şehirlerde, sel sularının denize doğru akışını yavaşlatacak veya engelleyecek unsurlar (denize paralel kaldırım taşları vb.) ve yapılar tadil edilmeli veya kaldırılmalı.
• Sel sularının bertaraf edilebilmesi için şehir merkezlerinde belirli noktalarda suların birikeceği ve gerektiğinde kullanılabileceği rekreasyon alanı olarak da kullanılabilecek havzalar oluşturularak, afete maruz kalmış alanlardaki vatandaşların tekrar afet bölgelerine dönmemesi için gerekli teşvik ve bilgilendirme yapılmalı.
• Afet risklerine ilişkin vatandaşlarla karşılıklı bilgi alışverişinin güçlendirilmesi sağlanarak, afetlere karşı erken uyarı mekanizmaları geliştirilmeli.

Küresel İklim Değişikliği, Sel ve Su Baskınları Basit bir fizik kuralı: Deniz üzerindeki sıcak havanın nem oranı artıyor. Bu da bulutların çoğalmasına neden oluyor. Neticede daha fazla yağmur yağıyor. Hatta bazen bu yağış miktarı devasa miktarlara ulaşabiliyor. İklim araştırmacıları, 1980’lerden buyana dünya genelindeki yağmur miktarında yüzde 20’lik rekor bir artış tespit etti. Günümüzde aşırı yağış sonucu taşan nehirlerin neden olduğu sel baskınları, en sık rastlanan doğal felaketler arasında yer alıyor. Küresel ısınma arttıkça afetler de çoğalıyor.403 ppm (milyonda bir) ile tarihî rekor seviyesine ulaşan atmosferdeki karbondioksit (CO2) parçacıkları sayesinde küresel ısınmanın daha da artması bekleniyor. Sanayi devrinin başı olarak kabul edilen 1850’lerle mukayese edildiğinde, dünyada ortalama sıcaklık bugün yaklaşık 1°C arttı. Bundan yaklaşık 20 yıl sonra ise artışın 1,5°C seviyesinde olması bekleniyor. Dünya genelinde insanların güvende olabilmesi için, aşırı yağış, sel felaketi ve nehirlerin taşmasını önleyecek tedbirlerin yerel bazda şimdiden alınmaya başlanması gerekiyor. Küresel ısınmanın 2 derece daha artmasını önlemek için de kömür, petrol ve doğal gaz kullanımından vazgeçilmesi gerekiyor. Zira ortalama sıcaklığın 2 derece daha artması durumunda, pek çok yerde önleyici tedbirler almak neredeyse imkansız hale gelecektir Sel ve Su Baskınlarına Karşı Hangi Önlemler Alınmalı? •Dere yataklarında biriken moloz ve topraklar temizlenecek, dere ve kanal ıslah çalışmalarına hız verilecek, arazinin düşük kotlarında suyun akışını sağlamak ve alt yapı tesislerinin inşasına imkân tanımak amacıyla su akış kesitini daraltmayacak şekilde köprü ve menfez çalışmaları yapılmalı. •Sel tehlikesi bulunan eğimli yamaçlarda teraslama çalışmaları yapılacak ve risk altındaki yapılar tespit edilerek, mevzuat uyarınca gerekli işlemler gerçekleştirilmeli. •Taşkınların ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasıyla ilgili yetersiz gelen mevcut yapılar ıslah edilerek, heyelana karşı duyarlı alanlardan olan atık sistemlerinin kullanıldığı ve yerleşimin geliştiği tepelik alanlarda heyelana karşı gerekli önlemler alınmalı. Yeni yerleşim alanları için mühendislere, kent planlamacılarına yüksek riske sahip alanlardan kaçınılması konusunda yeterli bilgi ve veriler sunulmalı. • Deniz kenarındaki şehirlerde, sel sularının denize doğru akışını yavaşlatacak veya engelleyecek unsurlar (denize paralel kaldırım taşları vb.) ve yapılar tadil edilmeli veya kaldırılmalı. • Sel sularının bertaraf edilebilmesi için şehir merkezlerinde belirli noktalarda suların birikeceği ve gerektiğinde kullanılabileceği rekreasyon alanı olarak da kullanılabilecek havzalar oluşturularak, afete maruz kalmış alanlardaki vatandaşların tekrar afet bölgelerine dönmemesi için gerekli teşvik ve bilgilendirme yapılmalı. • Afet risklerine ilişkin vatandaşlarla karşılıklı bilgi alışverişinin güçlendirilmesi sağlanarak, afetlere karşı erken uyarı mekanizmaları geliştirilmeli.

Bugün Dünya Balıkçılık Günü! 🐟🐟🐟🎣🎣🎣

Aldığımız iki nefesten birini sağlayan denizlerimiz, aynı zamanda en doğal ve sağlıklı besin kaynaklarımızdan biri. Geleneksel balıkçılık ise tarihimizin en kıymetli kültürel zenginliklerinden ve özellikle kıyı toplumlarının ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlıyor. Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve sağlıklı beslenmenin önemli unsurlarından olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak ve koruma alanlarını artırmak zorundayız.

Ege’nin paragatçılığı, Marmara ve Karadeniz’in yakamoz balıkçılığı, Dalyan ve Çökertme avcılığı, Lagünler ve kuzuluklar, oltacılık, Karadeniz’de Palamut çapariciliği gibi geleneksel balıkçılık metodlarımız, maalesef aşırı, kayıt dışı avcılık, av yasaklarına uyulmaması, artan deniz kirliliği ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak balık stoklarının azalması nedeniyle yok oluyor. Buna dur demek bizim elimizde.

TURMEPA olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 14. madde “Sudaki Yaşam”ı destekliyoruz. Çünkü denizi korumak, doğayı, oksijenimizi, gıdamızı, ekonomiyi, tüm canlıları korumak demek.

Bugün Dünya Balıkçılık Günü! 🐟🐟🐟🎣🎣🎣 Aldığımız iki nefesten birini sağlayan denizlerimiz, aynı zamanda en doğal ve sağlıklı besin kaynaklarımızdan biri. Geleneksel balıkçılık ise tarihimizin en kıymetli kültürel zenginliklerinden ve özellikle kıyı toplumlarının ekonomik gelişimine önemli katkılar sağlıyor. Milyonlarca insanın geçim kaynağı ve sağlıklı beslenmenin önemli unsurlarından olan balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak ve koruma alanlarını artırmak zorundayız. Ege’nin paragatçılığı, Marmara ve Karadeniz’in yakamoz balıkçılığı, Dalyan ve Çökertme avcılığı, Lagünler ve kuzuluklar, oltacılık, Karadeniz’de Palamut çapariciliği gibi geleneksel balıkçılık metodlarımız, maalesef aşırı, kayıt dışı avcılık, av yasaklarına uyulmaması, artan deniz kirliliği ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak balık stoklarının azalması nedeniyle yok oluyor. Buna dur demek bizim elimizde. TURMEPA olarak Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 14. madde “Sudaki Yaşam”ı destekliyoruz. Çünkü denizi korumak, doğayı, oksijenimizi, gıdamızı, ekonomiyi, tüm canlıları korumak demek.

Okyanus ve denizlerin ekonomik değerini ölçebilir misin? 
Balık habitatlarının korumak gıda güvenliği ve kıyı toplumlarının geçim kaynaklarını koruyarak, ekonomiyi destekler. 
Küresel Su Ürünleri endüstrisi sağlıklı balık habitatlarına bağlıdır. (190 milyon dolar)

Okyanus ve denizlerin ekonomik değerini ölçebilir misin? Balık habitatlarının korumak gıda güvenliği ve kıyı toplumlarının geçim kaynaklarını koruyarak, ekonomiyi destekler. Küresel Su Ürünleri endüstrisi sağlıklı balık habitatlarına bağlıdır. (190 milyon dolar)