Denizel Bilgiler

post?.Description

Dünya Denizciler Günü Kutlu Olsun! Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), çok zor koşullarda çalışarak toplumların refahını yükselten, dünya ticaretinin çok büyük bir kısmını gerçekleştiren deniz insanlarının bu önemli katkılarını tüm dünyaya hatırlatmak amacıyla 2010 yılında Filipinler’de yapılan diplomatik konferans günü olan 25 Haziran’ı Dünya Denizciler Günü ilan etti. Her sene ayrı bir temayla kutlanan bu önemli günün 2020 teması ise 'Denizciler - Kilit Çalışanlar' olarak belirlendi. Dünya ticaretinin yüzde 80’ini oluşturan denizcilikte büyük role sahip olan deniz insanlarının Koronavirüs salgını döneminde büyük fedakarlıkla aralıksız sürdürdükleri görevleri ve uluslararası iş birliğine sundukları katkıya dikkat çekilerek takdir edilmesi amacıyla belirlenen bu temaya TURMEPA da sahip çıkıyor. “Denizciler – Kilit Çalışanlar” mesajıyla dünyamız ve denizlerimiz için emek veren tüm denizcilerimizin ve onların evi olan denizleri korumak için adım atan tüm deniz gönüllülerinin Dünya Denizciler Günü’nü kutlarız.

TURMEPA Akademi Denizel Bilgiler

İKLİM KRİZİ ve DÜNYA
İklim değişikliği yalnızca yükselen ortalama sıcaklıkları değil, aynı zamanda aşırı hava olaylarını, değişen doğal yaşam popülasyonlarını ve yaşam alanlarını, yükselen denizleri ve bir dizi başka etkiyi de kapsamaktadır. Tüm bu değişiklikler, insanların atmosferdeki sera gazlarını arttıracak aktiviteleri devam ettikçe ortaya çıkıyor.
Sıcaklıklar değiştikçe, birçok tür göç etmek zorunda kalıyor. Yağışlar (yağmur ve kar yağışı) dünya genelinde ortalama olarak artıyor. Yine de bazı bölgelerde daha şiddetli kuraklıklar yaşanıyor, bu da orman yangınları, ürün kaybı ve içme suyu kıtlığı riskini artırıyor. Sivrisinekler, keneler, denizanası ve mahsul zararlıları dahil olmak üzere bazı türler gelişiyor.
Deniz seviyelerinin yüzyılın sonuna kadar 26 ila 82 cm veya daha yüksek bir seviyeye yükselmesi bekleniyor. Kasırgalar ve diğer fırtınalar daha güçlü hale gelebilir. Seller ve kuraklıklar daha yaygın hale gelecek. Buzullar dünyadaki tatlı suyun yaklaşık dörtte üçünü depoladığı için daha az tatlı su mevcut olacak. Sivrisinek kaynaklı sıtma (ve 2016'da Zika virüsünün yeniden canlanması) gibi bazı hastalıklar yayılacak.
Ekosistemler değişmeye devam edecek: Bazı türler daha kuzeye doğru hareket edecek veya adapte olacak, adapte olamayan türlerin nesli tükenecek.
KÜRESEL İKLİM KRİZİ ve TÜRKİYE
Birleşmiş Milletler Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) nin yayımladığı tüm raporlarda ülkemizin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinden diğer bölgelere nazaran daha fazla etkileneceği açıklanmaktadır. KÜRESEL İKLİM KRİZİ ve TÜRKİYE
Birleşmiş Milletler Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) nin yayımladığı tüm raporlarda ülkemizin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinden diğer bölgelere nazaran daha fazla etkileneceği açıklanmaktadır.
Doğu Akdeniz ve Türkiye önümüzdeki 30-50 yıl içinde bugüne göre çok daha kurak ve sıcak bir iklim yaşayacak. Bunula birlikte, Türkiye’nin su iklimi de su zengini olmadığımızı gösteriyor. Meteorolojik kuraklık haritasına göre Türkiye’nin çok büyük bir kesiminde olağanüstü, çok şiddetli ve şiddetli kurak kısımların kapladığı büyük alanlar dikkat çekiyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış azlığı yüzde 80'lerin üzerine çıktı. Mevsim normaline göre yağışlarda en fazla azalma yüzde 98 ile Muğla'da oldu. Yağışlı gün sayıları Güney Ege, Antalya'nın batısı ve doğusu, Hatay'ın güneyi ve Gaziantep çevrelerinde 1 güne kadar düştü.
Bölgemizde yağışlar açısından oluşacak olan değişim bir yandan yağışların arasının açılması, diğer yandan da gelen yağışların şiddetinin artması şeklinde olacaktır. Yani kuraklıkların hem sıklığının artması hem de şiddetlenmesi bekleniyor. Bu kuraklıklar ardından gelen yağışlar da daha yoğun olacaktır. Yağışlar toprağı yeterince besleyememenin yanı sıra erozyona neden olmaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye'de şu an Akdeniz bölgesinde 40 derecenin üstünde sıcaklıklar sürüyor. Mevsimsel nedenler ve küresel ısınma sonucu oluşan sıcak hava dalgalarıyla ülkemizde ve dünya genelinde ısının yükselmesi, kurumuş yapraklar ile otların tutuşmaya hazır hale getiriyor.
İklim Krizi ile mücadelede; beslenme tarzımızı değiştirerek, karbon ayak izimizi küçülterek, doğayla dost bir yaşam tarzı sürerek en ön cephede mücadele edebiliriz.

İKLİM KRİZİ ve DÜNYA İklim değişikliği yalnızca yükselen ortalama sıcaklıkları değil, aynı zamanda aşırı hava olaylarını, değişen doğal yaşam popülasyonlarını ve yaşam alanlarını, yükselen denizleri ve bir dizi başka etkiyi de kapsamaktadır. Tüm bu değişiklikler, insanların atmosferdeki sera gazlarını arttıracak aktiviteleri devam ettikçe ortaya çıkıyor. Sıcaklıklar değiştikçe, birçok tür göç etmek zorunda kalıyor. Yağışlar (yağmur ve kar yağışı) dünya genelinde ortalama olarak artıyor. Yine de bazı bölgelerde daha şiddetli kuraklıklar yaşanıyor, bu da orman yangınları, ürün kaybı ve içme suyu kıtlığı riskini artırıyor. Sivrisinekler, keneler, denizanası ve mahsul zararlıları dahil olmak üzere bazı türler gelişiyor. Deniz seviyelerinin yüzyılın sonuna kadar 26 ila 82 cm veya daha yüksek bir seviyeye yükselmesi bekleniyor. Kasırgalar ve diğer fırtınalar daha güçlü hale gelebilir. Seller ve kuraklıklar daha yaygın hale gelecek. Buzullar dünyadaki tatlı suyun yaklaşık dörtte üçünü depoladığı için daha az tatlı su mevcut olacak. Sivrisinek kaynaklı sıtma (ve 2016'da Zika virüsünün yeniden canlanması) gibi bazı hastalıklar yayılacak. Ekosistemler değişmeye devam edecek: Bazı türler daha kuzeye doğru hareket edecek veya adapte olacak, adapte olamayan türlerin nesli tükenecek. KÜRESEL İKLİM KRİZİ ve TÜRKİYE Birleşmiş Milletler Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) nin yayımladığı tüm raporlarda ülkemizin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinden diğer bölgelere nazaran daha fazla etkileneceği açıklanmaktadır. KÜRESEL İKLİM KRİZİ ve TÜRKİYE Birleşmiş Milletler Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) nin yayımladığı tüm raporlarda ülkemizin de içinde yer aldığı Orta Doğu ve Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinden diğer bölgelere nazaran daha fazla etkileneceği açıklanmaktadır. Doğu Akdeniz ve Türkiye önümüzdeki 30-50 yıl içinde bugüne göre çok daha kurak ve sıcak bir iklim yaşayacak. Bunula birlikte, Türkiye’nin su iklimi de su zengini olmadığımızı gösteriyor. Meteorolojik kuraklık haritasına göre Türkiye’nin çok büyük bir kesiminde olağanüstü, çok şiddetli ve şiddetli kurak kısımların kapladığı büyük alanlar dikkat çekiyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporuna göre özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış azlığı yüzde 80'lerin üzerine çıktı. Mevsim normaline göre yağışlarda en fazla azalma yüzde 98 ile Muğla'da oldu. Yağışlı gün sayıları Güney Ege, Antalya'nın batısı ve doğusu, Hatay'ın güneyi ve Gaziantep çevrelerinde 1 güne kadar düştü. Bölgemizde yağışlar açısından oluşacak olan değişim bir yandan yağışların arasının açılması, diğer yandan da gelen yağışların şiddetinin artması şeklinde olacaktır. Yani kuraklıkların hem sıklığının artması hem de şiddetlenmesi bekleniyor. Bu kuraklıklar ardından gelen yağışlar da daha yoğun olacaktır. Yağışlar toprağı yeterince besleyememenin yanı sıra erozyona neden olmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye'de şu an Akdeniz bölgesinde 40 derecenin üstünde sıcaklıklar sürüyor. Mevsimsel nedenler ve küresel ısınma sonucu oluşan sıcak hava dalgalarıyla ülkemizde ve dünya genelinde ısının yükselmesi, kurumuş yapraklar ile otların tutuşmaya hazır hale getiriyor. İklim Krizi ile mücadelede; beslenme tarzımızı değiştirerek, karbon ayak izimizi küçülterek, doğayla dost bir yaşam tarzı sürerek en ön cephede mücadele edebiliriz.

Aldığımız iki nefesten birini denizlerimiz ve okyanuslarımız sağlıyor. İhtiyaç duyduğumuz oksijenin yüzde 50-70'ini denizler ve okyanuslar üretiyor. Bize hayat veren maviliklerimizi korumak ve gelecek nesillere sağlıklı yarınlar bırakmak için “Deniz varsa hayat var” diyoruz. 8 Haziran Dünya Okyanus Günü Kutlu Olsun!

Aldığımız iki nefesten birini denizlerimiz ve okyanuslarımız sağlıyor. İhtiyaç duyduğumuz oksijenin yüzde 50-70'ini denizler ve okyanuslar üretiyor. Bize hayat veren maviliklerimizi korumak ve gelecek nesillere sağlıklı yarınlar bırakmak için “Deniz varsa hayat var” diyoruz. 8 Haziran Dünya Okyanus Günü Kutlu Olsun!

Bugün 22 Mart Dünya Su Günü! 💦

Bireysel ve toplumsal sağlığımızı korumak için suyun hayati önemini bir kez daha anladığımız bu dönemde, onun değerini ve korunması gerektiğini de hatırlayalım.
Kişisel hijyenimizi sağlarken kullandığımız suyun kaynaklarının kısıtlı olduğunu, bu nedenle ellerimizi yıkarken suyu boşa akıtmamamız gerektiğini unutmayalım.

Bugün 22 Mart Dünya Su Günü! 💦 Bireysel ve toplumsal sağlığımızı korumak için suyun hayati önemini bir kez daha anladığımız bu dönemde, onun değerini ve korunması gerektiğini de hatırlayalım. Kişisel hijyenimizi sağlarken kullandığımız suyun kaynaklarının kısıtlı olduğunu, bu nedenle ellerimizi yıkarken suyu boşa akıtmamamız gerektiğini unutmayalım.